Oct 05, 2019

Ted Gibi Konuş

“Fikirler yirmi birinci yüz yılın geçer akçesidir”

DUYGUSAL

"TED formatının ana kısmı, elimizde insanlarla doğrudan ve neredeyse savunmasız bir şekilde bağ kuran insanlar olmasıdır. Sahnede çıplaksınızdır, tabiri caizse. En etkili konuşmalar, insanların gerçekten o insanlığı hissedebildikleri konuşmalardır. Duygular, düşler, hayal gücü." - CHRIS ANDERSON, YÖNETİCİ, TED

1- İÇİNİZDEKİ USAYI ÇIKARIN

"Tutku, yeteneğinizin en coşkun dışavurumunu sağlayacak olan şeydir" -LARRY SMITH

Etkili hikayeler, slaytlar ve beden dili ikna edici bir sunumun önemli unsurlarıdır. Fakat eğer konuşmacı konuşması hakkında tutkulu değilse bunlar pek az şey ifade eder. Başkalarına ilham vermenin ilk adımı önce kendinizin ilham almış olduğununuzdan emin olmaktır. Gerçekten tutkulu olduğunuz şeyi belirlemenin en basit yolu, kendinize şu soruyu sormaktır: “Benim içimi ne şenlendirir?” Bir kez içinizi şenlendiren şeyi buldunuz mu, anlatacağını hikayeler, kullandığınız slaytlar ve içerinizi sunuş şekliniz canlanacaktır. Mümkün olduğunu düşündüğünüzden çok daha fazla kişiyle bağ kuracaksınız.

Tutku neden işe yarar?

“Yalnızca tutkular, büyük tutkular, ruhu büyük şeylere terfi ettirebilir.” - Fransız filozof Denis Diderot

Pace Üniversitesi işletme profesörü Melissa Cardon’un on yıl boyunca 4 meslektaşı ile beraber yürüttüğü “Girişimcilik Tutkusunun Doğası ve Deneyimi” adlı araştırmasında, tutkunun bir girişimcinin başarısında kritik rol oynadığı sonucuna varmıştır. Bir kere, tutku bir insanın enerjisini harekete geçirip bir hedefe bağlılığını artırır. Cardon’un devam eden araştırmalarında alanındaki düzinelerce biliminsanıyla birlikte, tutkulu iş liderlerinin daha yaratıcı olduğunu, daha yüksek hedefler koyduğunu, daha fazla sebat ettiklerini ve daha iyi şirket performansı sergilediklerini keşfetti. Ayrıca Cardon ve meslektaşları, bir konuşmacının “algılanan tutkusu” ile yatırımcıların onun fikirlerini finanse etme olasılığı arasında doğrudan bir bağlantı buldular.

HAYATINIZA TUTKULU İNSANLARI DAVET EDİN

“Ortak bir amaç için kolektif bir tutkuyu paylaşan insanlarla çevrelendiğiniz zaman her şey mümkündür.” - Starbucks kurucusu Howard Schultz

Tutkunuzu belirlemek bir adımdır ama bunu paylaşmalısınız, ifade etmelisiniz ve meslektaşlarınızla, müşterilerinizle, hayatınızdaki diğer insanlarla sizi motive eden şey hakkında konuşmalısınız. En önemlisi, tutkunuzu paylaşan diğerleri ile bağ kurun. Liderler tutkuyu işe alma kriteri olarak kullanır. Richard Branson, işe aldığı kişilerin Virgin tavrına sahip olmasını ister; çok gülümseyen, olumlu ve hevesli kişiler. Sonuç olarak, bunlar daha iyi iletişimcidirler.

Tutku ustalığa yol açar ve sunumunuz onsuz hiçbir şeydir. Ama aklınızdan çıkarmayın ki sizi ateşleyen şey açıkta görünen şey olmayabilir. İnsan potansiyelini ortaya çıkarma konusunda tutkulu olan Aimee Mullins’in hikayesini dinlemenizi tavsiye ederim; https://www.ted.com/talks/aimee_mullins_prosthetic_aesthetics?language=tr

2- HİKAYE ANLATMA SANATINDA USTALAŞIN

“Hikayeler sadece ruhu olan verilerdir" - Brene Brown

İnsanların yüreklerine ve akıllarına ulaşacak hikayeler anlatın. Ted tarihinde en uzun süre ayakta alkış alan konuşmacı Bryan Stevenson, sunumunun yüzde 65’ini hikaye anlatarak geçirdi. Beyin taramaları, hikayelerin insan beynini stümüle edip meşgul ettiğini, konuşmacının izleyiciyle bağ kurup izleyicinin konuşmacının görüşüne katılmasını çok daha olası kılacağını gösterir.

ETHOS, LOGOS VE PATHOS

Aristoteles iknanın, üç unsurun temsil edilmesiyle oluştuğuna inanırdı: Ethos, Logos ve Pathos. Ethos güvenilikliktir. Bizler başarılarına, sıfatlarına, deneyimlerine vb saygı duyduğumuz insanlarla hemfikir olmaya eğilim gösteririz. Logos, mantık, veriler ve istatistik aracılığıyla ikna aracıdır. Pathos ise duygulara hitap etme eylemidir.

Bryan Steveson’un konuşması bu üç unsura ayrıldığında, Pathos konuşmanın %65’inin oluşturmaktadır. “İkna etmek” birini eyleme geçirmek için mantık kullanarak etkilemek olarak tanımlanır. Tanımda duygu yoktur, ancak hikayelerin duygusal etkisi olmadan Steveson’ın konuşması aynı etkiyi bırakamazdı.

Bryan Steveson’ın “Adaletsizlik Hakkında Konuşmalıyız” adlı TED konuşması

“Hepimiz hikaye severiz. Onlar için doğmuşuz. Hikayeler kim olduğumuzu doğrular. Hepimiz hayatımızın anlamı olduğuna dair bir doğrulama isteriz. Ve hiçbir şey hikayelerle bağ kurduğumuzdakinden daha büyük bir doğrulama yapmaz. Hikaye; zamanın, geçmiş, şimdi ve geleceğin engellerini geçebilir ve kendi aramızdaki benzerlikleri ve başkaları aracılığıyla gerçekle hayal edileni deneyimlememizi sağlar. - Andrew Stanton, Oyuncak Hikayesi yazarı

İyi anlatılmış bir hikaye, liderlere, rekabetin giderek arttığı bugünün pazarında sağlam bir avantaj sağlar. Güçlü bir anlatı, şirketinizin, ürününüzün veya fikrinizin başarıya ulaşacağına; müşterileri, çalışanları, yatırımcıları ve hissedarları ikna edebilir. Hepimiz doğal hikaye anlatıcısıyız, ama nasılsa şirketler dünyasına girdiğimizde bu yanımızı kaybediyoruz. Hikayeler kavram ve fikirleri gerçek ve elle tutulur yapar.

İletişiminizde ya da bir sonraki sunumunuzda anlatabileceğiniz bir hikaye düşünün (kişisel, birisi hakkında ya da bir markayla ilgili). Eğer bunu zaten yapıyorsanız. TED’e yaraşır bir iletişimci olmaya bir adım daha yakınsınız.

3- SOHBET EDİN

“Yapana kadar taklit etmeyin, ona dönüşene kadar taklit edin.” - Amy Cuddy, Profesör, Harvard İşletme Okulu

Durmaksınız prova yapın ve içeriğinizi öyle içselleştirin ki sunumu yakın bir arkadaşınızla sohbet eder gibi rahatça yapabilin. Gerçek ikna, sadece dinleyenlerinizle duygusal bir ahenk yakaladıktan ve güvenlerini kazandıktan sonra olur. Eğer sesiniz, jestleriniz ve beden diliniz sözlerinizle uyumsuzsa dinleyiciniz mesajınıza güvenmeyecektir. Bu bir Ferrari’ye sahip olup kullanmayı bilmemenin eşdeğeridir.

İSTEME… VE PROVA YAPMA SANATI

  1. Planlama İçin Yardım Sunumunuz için sizi en iyi tanıyan insanlardan yarım isteyin - ister blogda, Twitter’da, ya da aile, arkadaş, meslektaşlar arasında. İzleyici önce büyük resmi görmek isteyebilir. ve o zaman ayrıntılarda kaybolabilirsiniz.
  2. Erken Geribildirim Provanızı dinleyen herkesten geri bildirim alın. Konuşmanıza nasıl can vereceğinize dair fikir alışverişinde bulunun.
  3. Prova, Prova, Prova Prova yapmak için her fırsatı kullanın.

Provanızı ses veya video olarak kaydedin ve tekrar izleyin. Dikkat dağıtan el hareketleri, “ııı”, “eee” gibi sesli boşluk doldurucular, göz teması eksikliği vb şeyleri fark edebilirsiniz. Konuşmanızın hızına dikkat etin ve başkalarının fikrini sorun. Çok mu hızlı? Çok mu yavaş? Video kamera topluluk önünde konuşma yeteneğinizi geliştirecek en iyi araçtır.

JESTLER Jestler gerekli midir? Buna kısa yanıt - evet. Çalışmalar, karmaşık düşünürlerin karmaşık jestler kullandığını ve jestlerin genellikle izleyicide konuşmacıya karşı güven yarattığını göstermiştir. Disiplinli, titiz, zeki ve güvenli konuşmacılar, el hareketlerini kendi düşünce süreçlerine bir pencere olarak kullanırlar.

Ellerinizi kullanmanızı geliştirecek dört ipucu:

  1. El hareketleri yapın Ellerinizi kullanmaktan korkmayın. Kaskatı bir sunumu düzeltmenin en basit yolu ellerinizi cebinizden çıkarıp onları kullanmaktır. Sunum yaparken ellerinizi bağlamayın.
  2. El hareketlerini tutumlu kullanın El hareketlerini abartmayın. Jestlerini doğal olmalı. Eğer başkasını taklit etmeye çalışırsanız, kötü bir politikacı karikatürü gibi görünürsünüz. Hangi jestleri yapacağınızı düşünmeyin.
  3. El hareketlerini anahtar anlarda kullanın En geniş el hareketlerinizi sunumun anahtar anlarına saklayın. Ana mesajınızı anlamlı hareketlerle destekleyin…
  4. El hareketlerinizi güç küresi içinde tutun Güç kürenizi gözlerinizin yukarısından, ileri uzanmış ellerinizin ucuna, aşağıda göbek deliğinize inen ve tekrar yukarıda gözlerinize çıkan bir daire olarak hayal edin. Jestlerinizi bu bölgede tutmaya çalışın. Göbeğinizden aşağı inen elleriniz enerji ve “güven”den eksiktir.

SIK GÖRÜNEN BEDEN DİLİ SORULARI İÇİN ÜÇ KOLAY ÇÖZÜM

Sunum yapan liderler arasında sıklıkla görünen üç sorun vardır. Bu sorunları düzeltmek iş görüşmesi yaparken, fikrinizi pazarlarken, satış teklifi yaparken, bir köşe ofisi işgal ederken ya da küçük iş yerinizi çalıştırırken, etkili duruşunuzu geliştirmenizi sağlayacaktır.

Yerinde duramama, Tıklatma ve Şıngırdatma Yerinde duramama sizi tereddütlü, gergin ve hazırlıksız gösterir. Masaya parmaklarınızı vurmak ya da kaleminizle oynamak gibi davranışların hiç bir amacı yoktur.

Çözüm: Bir amaçla hareket edin. Bir kamera ya da telefon kullanarak kendinizi sunumunuzun ilk beş dakikasını yaparken kaydedin, sonra izleyin. İşe yarar bir amaca hizmet etmeyen, parmaklarınızı tıklatmak, bozuk paralarını şıngırdatmak gibi bütün davranışları not alın.

Kaskatı Yerinde Durmak İyi sunum yapanların canlı beden hareketleri vardır; bir noktada durup hareketsiz görünmezler. Tamamen hareketsiz durmak, katı, sıkıcı ve ilgisiz görünmenize sebep olur.

Çözüm: Yürüyün, hareket edin ve odayı kullanın. En iyi iş konuşmacılarından kimileri seyircinin önünde durmaktansa aralarında yürür.

Eller Cepte Ellerinizin cebinizde olması seyirciye ilgisiz ya da sıkılmış, kendinizi vermiyor ya da bazen gergin görünmenize sebep olur.

Çözüm: Ellerinizi cebinizden çıkarın. Tek el kabul edilebilir, eğer boştaki el jest yapıyorsa. Bu jestleri güç kürenizde tutmayı unutmayın.

Hikayenizi anlatmak için bedeninizi etkili olarak kullansanız da “güç” içinizden gelir. Saatler ve saatlerce süren provalarla ustalaştığınız konuşmanız ve jestlerini genel mesajınızı güçlendirecektir, ancak tutku ve alıştırma olmadan duruşunuz ciddi olarak zayıflayacaktır. Bir konuşmacı olarak gücünüz içeriden gelir.

YENİ

"Yeniliği tanıma, bütün insanların paylaştığı, genetik temelli bir hayatta kalma aracıdır. Beyinlerimiz, akıllı ve yeni bir şey, dikkat çeken bir şey, leziz görünen bir şey aramak için eğitilmiştir." - DR. A.K. PRADEEP, YAZAR

4- BANA YENİ BİR ŞEY ÖĞRETİN

İzleyicinize tamamen yeni, farklı paketlenmiş ya da eski bir sorunu çözmenin yeni ve alışılmamış bir yolunu sunan bir bilgi açıklayın.

İnsan beyni yeniliği sever. Bir sunumda tanıdık olmayan, alışılmamış ya da umulmadık bir unsur izleyicinin ilgisini çeker, onları daha önce yerleşmiş kavramlardan silkeler ve çabucak, dünyaya yeni bir bakış kazandırır.

İzleyiciniz bilgiye açtır, konuya hafif bir ilgileri olsa bile. Onlara gündelik hayatlarında kullanabilecekleri yeni bir şey öğreterek konuyu ilişkilendirirseniz, siz de kanca atmış olursunuz.

ALANINIZIN DIŞINI KEŞFEDİN

Eğer kendinizinkinden çok farklı alanlarda fikirler edinmek ve paylaşmakla ilgilenirseniz daha ilginç birisi olursunuz. Büyük mucitler farklı alanlardan fikirleri birbirine bağlar. Yazarın “Apple Deneyimi” kitabını yazarken Apple yöneticilerinin müşteri hizmetleri konusunda daha çok şey öğrenmek için Ritz-Carlton’a gittiklerini ve teknoloji dışındaki diğer şirketlerinde kendilerini geliştirmek için Apple’ı incelediğini görmüş.

BEYNİ YENİ DENEYİMLERLE BOMBARDIMAN EDİN

Sinir bilimciler, sadece beyni yeni deneyimlerle bombardıman ederek zihinlerimizi dünyaya yeni bir mercekten bakmaya zorlayabileceğimizi bulmuştur. Bu da arada bir ofisinizden çıkmanız gerek demektir. Yeni olaylar, insanlar ve yerler deneyimleyin. En önemlisi, bu yeni deneyimleri sunumlarınıza katın.

TED’de yaptığı konuşması ve aynı yıl çıkardığı Mor İnek isimli kitabıyla bilinen Seth Godin’in mesajı şudur; Aynı bıkkın bilgiyi herkes gibi aynı sıkıcı şekilde sunmak sizin fark edilmenizi sağlamayacaktır. İçeriğinize biraz farklı bir yorum katın, gazetecilikte dediğimiz gibi bir “kanca” atın ve o zaman dinleyicileriniz mesajınızı çok daha iyi algılayacaktır.

TWİTTER DOSTU BİR BAŞLIK YARATIN

Bir sonraki sunumunuzu geliştirirken, kendinize, “Şirketim, ürünüm, hizmetim ya da fikrim hakkında izleyicimin bilmesini istediğim tek bir şey nedir?” diye sorun. Başlığınızı belirli ve açık yapmayı unutmayın. Başlığınızın bir tweetin 140 karakterlik sınırına uyduğundan emin olun. Bu sadece iyi bir araştırma değil, pazarlama için esastır.

EN ÇOK İZLENEN TED KONUŞMALARINDAN BAZILARI

5- AĞIZLARI AÇIK BIRAKAN ANLAR YARATACAKSIN

Her göstericinin en az bir ağızları açık bırakan ânı -izleyicilerinizin ertesi gün konuşacağı duygu yüklü bir olay- vardır. Her sunumda bir tane gerekir. Bir tane bulun ve kullanın.. Sunumunuzun içeriği eğer izleyicilerinizin zihnine kazınabilirse daha etkili olacaktır.

DUYGU YÜKLÜ BİR OLAY ORTAYA ÇIKARIN

“Duygusal yetkinlik uyarıcısı* şimdiye kadar ölçülen en iyi işlenmiş dış uyarıcı türüdür,” der moleküler bilimci John Medina. “Duygu yüklü olaylar hafızamızda daha uzun kalır ve nötr anılardan daha doğru hatırlanır.”

Nötr tepkiye neden olan olaylardan çok duygularınızı uyandıran olayları hatırlamanız daha olasıdır. Duygu yüklü bir olay deneyimlediğinizde, hissettiğiniz şey o olayı ne kadar canlı hatırladığınızı etkiler.

Toronto Üniversitesi psikoloji profesörü Rebecca Todd, birinin bir olayı ne kadar canlı deneyimlediğinin o olay ya da bilgiyi daha sonra ne kadar kolay hatırlayabileceğini etkilediğini bulmuştur. “Eğer izleyicinin duygusal tepkileriyle bağ kurarsanız, bilgiyi daha canlı algılayacaklar, daha az dikkatleri dağılacak ve hatırlamaları daha olası olacaktır. Soyut noktaları açıklamak için çok somut ve anlamlı örnekler kullanın.”

İzleyenlerin unutamadığı TED konuşmalarından biri olan nöroanatomist Dr. Jill’in konuşması bir çok kişi için tiksindirici bir sunum içeriyordu. Dr.Jill sunumunun ikinci dakikasında 43cm omuriliği ile beraber gerçek bir insan beyni göstermiştir izleyenlere. İzleyenler tiksinmiş olsalar da duygusal olarak uyarılmış ve gerçekten dikkatlerini vererek ilgililerdi.

Dr. Jill’in ilgili konuşması

Beyin duygusal olarak canlı olayları hatırlayıp sıradan, olağan olayları unutmaya donanımlıdır. Eğer vasat sunumlar denizinde öne çıkmak istiyorsanız izleyicinizi duygusal olarak yönemelisiniz.

6- NEŞELENİN

“Son yüzyılda mizah anlayışı çok değer gören bir kişilik özelliği olmuştur.” - ROD A. MARTIN, PSİKOLOG

Kendinizi (ya da konunuzu) çok ciddiye almayın. Beyin mizahı sever. İzleyicinize gülümseyecek bir şey verin. Mizah savunmaları azaltarak izleyicinizi mesajınıza daha açık hale getirir. Ayrıca sizin daha sevimli görünmenizi sağlar ve insanlar hoşlandıkları biriyle iş yapmaya ya da onu desteklemeye daha isteklidirler.

Harvard Business Review’da yanınlanan bir çalışmada, Fabio Sala kırk yıl aşan bir dönem için mizah araştırmalarını derlemiş ve şunu bulmuştur: “Mizah beceriyle kullanıldığında, yönetim tekerleklerini yağlar. Düşmanlığı azaltır, eleştiriyi saptırır, gerilimi giderir, moral yükseltir ve zor mesajların iletilmesine yardım eder.” Yöneticiler arasında yaptığı araştırmaya göre Sala, “Olağanüstü olarak değerlendirilen yöneticiler ortalama yöneticilere göre mizahı iki kattan fazla kullanmıştı” der.

Komik olmaya çalışmayın. Ama mizahı nasıl kullandığınıza, diğerlerinin mizahınıza nasıl tepki verdiğini ve gönderdiğiniz mesajlara daha dikkat edin. Mizah bazı riskler içerir ve çoğu insanın buna cesareti yoktur, bu yüzden çoğu iş sunumu korkunç kuru ve sıkıcıdır. Savunmasız olmak, kendinizle ve konunuzla yumuşak bir şekilde alay etmek cesaret ister. Anahtar, otantik olmaktır. Olmadığınız biri olmaya çalışmayın. Ama bir şey sizi güldürürse, büyük olasılıkla bu başka birini de güldürecektir.

AKILDA KALICI

“İç güdülerini ve fikirlerini hakkında gerçekten cesur olmalısınız. Yoksa pes edersiniz ve akılda kalabilecek şeyler kaybolur.” - FRANCIS FORD CAPPOLA

7- 18 DAKİKA KURALINA BAĞLI KALIN

18 dakika bir sunum için ideal uzunluktur. Eğer daha uzun bir sunum yapmanız gerekiyorsa, içine her 10 dakikada bir yumuşak aralar (hikayeler, videolar, gösteriler) katın.

Araştırmacılar “kavramsal birikmişliğin”, fazla bilginin fikirlerin başarıyla iletilmesini önlediğini keşfetmiştir. Sunum ne kadar uzunsa, izleyicinin o kadar daha fazla organize etmesi, anlaması ve hatırlaması gerekir.

Uzun, karmaşık ve dolambaçlı sunumlar sıkıcıdır; izleyicinizi kaybetmek için kesin bir yöntemdir. İzleyicinizi fazla yüklemekten kaçınmak önemlidir. Unutmayın, kısıtlı sunumlar daha çok yaratıcılık gerektirir.

“Eğer basit bir şekilde anlatamıyorsanız onu iyi anlamamışsınızdır.” - Albert Einstein

8- ÇOKLU DUYUSAL DENEYİMLERLE ZİHİNSEL BİR RESİM BOYAYIN

“Bir açıklamayı, sözler ve resimlerle anlatmak, yalnızca sözlerle anlatmaktan iyidir.” - Dr. Richard Mayer

Birden fazla duyuya hitap eden unsurlarla sunum yapın; görüntü, ses, dokunuş, tat ve koku. Beyin sıkıcı şeylerle ilgilenmez. Karşınızda büyüleyici görüntüler, çekici videolar, ilginç sahne malzemeleri, güzel sözler ve hikayeyi hayata geçiren birden fazla ses varsa sıkılmak nerdeyse olanaksızdır.

İnsanlar birden fazla duyuyla uyarıldığında bilgiyi daha canlı hatırlar. Bir daha bir sunum tasarlarken, anlattığınız hikayelerle (işitme), gösterdiğiniz fotoğraf ya da slaytlarla (görme) ve kullandığınız sahne malzemeleriyle (hissetme) beş duyuya “dokunma” konusunda yardımcı olun.

9- ŞERİDİNİZDE KALIN

“İşi iş, oyunu oyun gibi görmem. Hepsi yaşamaktır” - SIR RICHARD BRANSON

Özgün, açık ve şeffaf olun. Eğer olmadığını bir şey ya da biri olmaya çalışırsanız izleyicinizin güvenini kazanamazsınız.

Topluluk önünde konuşmak bir sanat biçimidir. Bir sunum yaptığınızda hedefini “bir sunum yapmak” olmamalı. İzleyicinize ilham vermek, onları etkilemek ve daha büyük düşler kurmaya teşvik etmek olmalı. İnsanlar sizin gerçek olduğunuzu düşünmezlerse onları etkileyemezsiniz. İzleyicinizi, eğer size güvenmez, hayran olmaz ve içtenlikle sevmezlerse hiç bir şeye ikna edemezsiniz.

“İyi konuşmacılar sadece şanslı ya da yetenekli değildir. Çok çalışırlar”

Zaman Ayırın

Bu sabah çıktığınızda araba kapınızı kitlediğinizi hatırlıyor musunuz? Hatırlamayabilirsiniz ama elbette kilitlediniz. İçeriğinizi iletme alıştırmasını her gün her fırsatta yapmanız gerekir ki sunum yapmanın tekniği dikkat ve odak noktanızı ele geçirmesin. Tekrar etmek “hikayenizi” ilginç, dinamik ve daha önemlisi özgün bir yöntemle anlatmak için zihninizi özgürleştirir.

Kendi şeridinizde kalın. Kalbinizi açın. Kendi özgür benliğinize sadık kalın - kendinizin olabileceğiniz en iyi temsiliniz olun.


Kitap hakkında goodreads üzerinde yaptığım yorumumu buradan okuyabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler. Sevgiler.